Wednesday, September 11, 2013

Dakika bir gol bir...

Salı günü sabah 6'da kalkıp, 1 dk koşu 1 dk yürüyüş programının 3. ve son gününü sabahın ilk ışıklarında huzurla koştuktan sonra, işe hazırlanırken programın bir sonraki adımını düşünüyordum. Yavaş yavaş koşu süreleri uzayacaktı ve bu beni heyecanlandırıyordu. Koşularda tek sorunum gereksiz yere hızlanmak oluyordu ve biraz daha yavaş koşmaya çalışmak dışında bir sıkıntı yoktu, her şey yolundaydı. Ta ki işyerinde merdivenlerden inene kadar. Merdivenin her basamağında sol diz kapağımın iç tarafına sanki birisi  iğne saplıyordu. Aslında sol dizimde bir sorun olduğunu biraz seziyordum ve sporsuz geçen 39 yılın ardından bir şeylerin ters gitmesi pek de sürpriz olmadı. Okuduğum kadarıyla, büyük ihtimalle "Runner's Knee" denen, bacak kaslarının zayıflığından kaynaklanan bir sorun yaşadığımı tahmin ediyorum. Yine de dizime daha fazla zarar vermemek için Perşembe koşusunu iptal ettim (ama tembellik yok, akşama yüzme var) ve sorundan emin olmak için Cumartesi gününe, Gençlerbirliği'nin de doktoru olan aile dostumuz spor hekimi Savaş Kudaş'dan bir randevu aldım. O zamana kadar bu rahatsızlığa iyi gelecek ve bacak kaslarını güçlendirmeye yarayan darbesiz egzersizleri yapmaya başladım bile. En kötü ihtimalle koşu programım birkaç hafta aksar ve ben yine ilk koşuları tekrar yapar, o arada da yüzmeyle form tutmaya çalışırım diye ümit ediyorum.

No comments:

Post a Comment